• Millî Kültür

  • Millî Kültür

  • Kültür, milli; medeniyet, milletler arasıdır.

  • "Medeniyet gül alıp gül satmak, gülü gül ile tartmaktır. Ömer Özercan

Copyright 2024 - Custom text here

Mimar Hayreddin

( ? - ? )
II.Bayezid devri mimarlarındandır.

Kaynaklarda baba adının Mimar Murad olduğu kaydedilmektedir. Fakat bu Mimar Murad'ın Fatih ve II.Bayezid devrinde bir hayli adı duyulan ve II. Bayezid'in Geyve'deki köprünün mimarı olan Abdullah oğlu Mimar Murad Halife olup-olmadığı kesin olarak bilinmemektedir. Mimar Hayreddin'in doğum yeri ve yılı ve vefatının tarihi de belli değildir. Hayatı hakkında da bilgimiz çok azdır.Ancak birçok mimarlara göre tarihi bir şahsiyet olduğu muhakkaktır. İstanbul'daki II. Bayezid Külliyesinin ve kendisine izafe edilen bazı binaların mimarı olduğu hakkında yaygın bir kanaat mevcutsa da, bu iddiaları ne te'yid ve ne de reddetmek mümkün değildir.

894/1489 tarihinde Hamid b. Efdal imzasıyla tescil edilen vakfiyesine göre, Dîvanyolu'unda bugün yenilenmiş bir halde hâlâ duran mescidi için hücreler, dükkânlar, evler vakfetmiş olduğu görülmektedir. Bu mescidde vazife görecek olan imam, müezzin ve cüzhanlara gündelikler ve Regâib ve Berat gecelerinde yemek verilmesi için tayinler yapılmıştır. Bu vakfiyede ismi Üstad Mimar Hacı Hayreddin olarak kaydedilmiş ve mescidinden dolayı mahalle günümüze kadar onun ismiyle anılır olmuştur. Mimar Hayreddin'in 914/1508 yılında Bursada II.Bayezid tarafından yaptırılan Pirinç Hanının daimî meremmetçiliğine tayin edilmiş olduğu görülmektedir. Bursa şer'î sicilindeki kayıtta "üstad" ünvanıyla zikredilmekte olduğundan yaşının bir hayli ileri olduğu tahmin edilebilir. Bu han, İstanbul'daki II.Bayezid Külliyesinin mimarı olan Yakup Şah b. Sultan Şah ve yardımcıları olan Ali b. Abdullah (Acem Ali) ve mimar Yusuf tarafından 913-14/1507'de inşa edilmiştir. Bu sırada Yakup Şah'ın hassa mimar başı ve baş halifesinin de Acem Ali olduğu anlaşılmaktadır. Mimar Hayreddin ise, 917/1511 tarihli bir kayıtta cemaat-ı mimârân listesindeki yedi mimardan biri olarak fakat "ser-râh" yani baş suyolcu olarak kaydedilmektedir. Bundan başka Kanuni Sultan Süleyman devrinin ilk yıllarında tutulan bir defterdeki cemaat-i mimârân listesinde Mimar Hayreddin'in ismine rastlanmaması onun artık bu tarihlerde hayatta olmadığını akla getirmektedir.


( Ö.L.Barkan, E.H.Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri, 953/1546, İst. 1970, s.80-81; Hafız Hüseyin Ayvansarâyî, Hadîkatü'l Cevâmî, matbu I. s.200; Ahmed Refik, Türk Mimarları, İst.1937,s.4; K.Kepecioğlu, Bursa Hanları,Bursa 1935,s.10-11;S.Eyice, İstanbul Koca Mustafa Paşa Camii..., İ.Ü.Ed.Fak. Tarih Der. 1953, c.V.,sayı 8, s.173; L.A.Mayer, Islamic Architects and Their Works, Geneve 1956, s.81-82; Rıfkı M. Meriç, Bayezid Camii Mimarı, II.Sultan Bayezid Zamanı Binaları, Mimarları, Sanat Eserleri ve Sanatkârlar, A.Ü.İlâhiyat Fak. Türk-İslâm Sanatı Tarihi Ens. Yıllık Araş. Der. II. 1957, s.6- 76; A.Yüksel, II.Bayezid, Yavuz Selim Devri Mimarisi, V. İst. 1983, s.79, 158, 191, 192, 285; Z. Sönmez, Anadolu Türk-İslam Mimarisinde Sanatçılar, Ank.1995, s.462; C.Çulpan, Türk Taş Köprüleri, Ank.1975, s.10; V.L.Ménage, Edirne'li Rûhî'ye Atfedilen Osmanlı Tarihinden İki Parça, İ.H.Uzunçarşılı'ya Armağan, TTK. Ank.1976, s.326-328).
İ.Aydın Yüksel / 20.03.1999

f t g m